Jenifer Kızımız Bu gün Doğum Günün

Kızım, iyi niyetin, merhametin, yardım severliğin hiç bitmesin. Ömrün boyunca yüzündeki gülücükler  hiç  gitmesin. İyi  ki ailemize  katılmış Kızımız olmuş mutluluğumuza  mutluluk  katmışsın. Bu gün dilediğin  tüm dileklerinin gerçek, 

geleceğini oluşturacak her yeni gün’ün, bir önceki günden daha güzel ve isteklerine  uygun ve seni  mutlu edecek şekilde olmasını dileriz. Bu vesile ile yeni yaşını ve doğum gününü kutlar. Ben ve Annen Tüm ailen ile Eşin Çocukların ile birlikte Sağlık, mutlulukla kalmanı dileriz.   

Annen ve Baban

iglia mia, che le tue buone intenzioni, la tua misericordia e la tua disponibilità non finiscano mai. Possano i sorrisi sul tuo viso non andare mai via. Sono felice che tu ti sia unito alla nostra famiglia e che tu abbia una figlia, e che tu abbia aggiunto felicità alla nostra felicità. Ci auguriamo che oggi tutti i tuoi desideri si avverino e che ogni nuovo giorno che creerà il tuo futuro sia più bello del giorno precedente, secondo i tuoi desideri e in un modo che ti renda felice. In questa occasione festeggia la sua nuova età e il suo compleanno. Io e tua madre ti auguriamo salute e felicità con tutta la tua famiglia, coniuge e figli.

Tua madre e tuo padre

Kandırılmaya eğilimli;

Ben teşhisimi koydum.

kandirma4Diyelimki bir insan kandırılmaya eğilimlidir aha o insandan hiç bir b.. olmaz. Pazar günkü kum kapıda Sayın Cumhur Başkanının, yardımcısı Sayın davut oğlunun organize ettiği teröre karşı el ele mitingini görünce gülmekten alamadım kendimi. Hele Şehitler ölmez vatan bölünmez haykırışlarını duydukça daha da güldüm. Hani bir başkası olsa bu kadar gülemezdim sanırım. Bayağı bayağı inanmak istedim. Hani bir daha kandırılmayacağından emin olmak, delikanlı adam aslında bir kere kandırılmış olmaktan bir şey olmaz, nasılsa her genç kızın başına gelir

Okumaya devam et

Bayram nasıl yani?

Oruç tutmak İslam dinine göre yüce Allah’ın bir emridir. Eyvallah… Oruç, nefsi terbiye etmek ve böylece Allah’ın rızasını kazanmak için tutulur. Nefse eziyet etmek nefsi terbiye etmenin dışındadır. Allah nefse eziyeti yasaklamaktadır. Bu durum pek çok ayette olduğu gibi Bakara suresi 187. ayette de açık bir biçimde belirtilmiştir. Oruç tutmaktaki amaç nefsi terbiye etmek ise o halde “ Nefis terbiyesi sadece Ramazan ayında olur, başka bir ayda olmaz! demek yersizdir, yersiz olduğu kadar gülünçtür de… Günümüzde Oruç yeme içmenin iki öğüne indirilmiş şekli ile ifa edilirken sadece açlık ve susuzluk kapsamına indirgenmiştir ki ağır işlerde çalışanların dahi kendi nefislerini terbiye etmek uğruna çevrelerine verdikleri zarardan dolayı günaha girdiklerinin farkında bile olamamışlardır. Günümüz dünyasında Plajlarda, havuzlarda, turizim bölgelerinde çalışarak çoluğunun, çocuğunun rızkını kazanan çalışanların, nefislerini nasıl terbiye edebilecekleri de bir soru işaretidir.

Okumaya devam et

Şimdi ne olacak?

Bu günkü seçim sonuçları, AKP si politikaları ve Sayın Cumhur Başkanı Recep tayip Erdoğan’ın başkanlık hayallerine, tek partili, tek bir kişiye teslim edilen, veraset, baskıcı, nefret dili ile, ayırımcı, başkalaştırcı, bir rejim isteğine karşı vermiş oldukları ortak tavrın ürünüdür. Bu seçim sonuçları, Milli iradenin AKPsi iktidarına son verilmesi gerektiğinin göstergesidir. secimJPGŞimdi Büyük millet meclisinde çoğunluğu 292 milletvekili ile üç ayrı partiye tevdi etmiştir, Bu üç partinin şapkalarını önlerine koyarak, AKP 13 yıldır bilerek, isteyerek planlı bir şekilde uyguladığı ayırımcı politikalarının, sonucu, Ülkemizde, toplumda, huzur kalmamıştır.  Bu üç partinin öncelikli konularda birleşerek, güçlü bir koalisyon kurabilme erdemini göstermeleri gerekmektedir.‘’Sayın Kılıçtaroğlu, Sayın, Bahçeli ve Sayın Demirtaş’’ seçim süreci boyunca, yapmış oldukları söylemlerin en askarisinde, birleşme erdemini gösterebilmelidirler. Nedir bunlar? Açlık sınırında yaşayan insanlarımız, Askari ücret, Taşeron işçilerin durumu, İşçilerin grev hakları, Üretime dönük yatırım destekleri, Tarım ekonomisine ağırlık verilmesi, Adaletin bağımsız hale getirilmesi, Emeklilerin durumu, Basın özgürlüğünün yeniden temini, Dinin politikadan ayrılması ve bütün inançların diyanetten temsil oranında eşit bir şekilde yardım alabilmesi. Eğitimde düzeltme, resmi devlet dilinin Türkçe olması, Ana dilde eğitime’de olanak sağlanması, Türkiyede yaşayan vatandaşın eşit, özgür ve kardeşçe yaşamalarına olanak sağlanması. Komşularımız ile yeniden iç işlerine karışmadan barışın tesis edilmesi gerekmektedir. Ülkemizde ki yolsuzlukların hesaplarının sorulması yandaş lara dağıtılan avantalarının önünün kesilmesi gerekmektedir. Bu birleşimde en büyük görev Sayın Delat Bahçeli ve Selahaddin Demirtaşa düşmektedir.

Sayın Başbakan Davutoğlunun balkon konuşmasını dinletikten sonra, bu üçlü koalisyonun ne kadar önem kazandığını bir kere daha gördüm umarım, CHP, MHP ve HDP  üçlü koalisyonu gerçekleşir ve  Milli iradenin talebi doğrultusunda ülkemi hak ettiği gibi yönetilmesinin önününü açar. Ve yapacakları bir protokol ile erken bir seçim tarihinde birleşerek hükümeti kurarlar.

Sayın Devlet bahçelinin konuşması erken seçim vurgusu yapması, kimse kusura bakmasın Tayip Erdoğan’nın ekmeğine yağ sürmekten başka hiç bir şeye yaramaz.  MHP ve HDP bu güne kadar milliyetçi söylemlerine bir ara vermek HDP açılım sürecini bir müddet askıya almalı, MHP Türkiye Cumhuriyetinin düşürüldüğü bu durumdan kurtulması, gerekli restorasyonun yapılabilmesi adına, kardeşlik, birliktelik adı altında birleşmek zorundadır. Aksi bir durum Milliyetçi harekete büyük zarar verecek ülkemiz diktaörlükle yönetilecek bir rejime doğru verilecek yanlış kararların eşiğinde  partimiz tarafından itilecektir.

Ülkemiz AKP sinin 13 yıllık iktidarından sonra aklın almıyacağı şekilde tahrtip edilmiş ve büyük bir restorasyona ihtiyacı vardır. Bu restorasyonun yapılabilmesi için milli irade muhalefetteki bu üç partiye her durumda Türkiye’yi restore etme, Tayip erdoğan ve AKP diktasından, kurtarma görevi vermiştir. Ülkenin yönetiminin Sayın cumhur başkanının, iki dudağı arasından çıkan her sözün emir addedildiği bir olgudan, ülkemizi  kurtarmak. Tek adam, diktatörlük rejimine dur deme görevi tevdi etmiştir. Bu göreve icabet etmeyenler bir dahaki seçimlerde, Siyaset sahnesinden silinme riskinide almış olurlar. Askari müşterekte buluşmak, Bu günkü mecliste tecelli edebilecek bir üçlü kooalisyon ve ya üçüncü bir partinin dışarıdan destekliyeceği ikili kooalisyon kurmak, Ana muhalefet ve muhalefet partilerinin vatan borcudur.

AKP sinden ve Sayın Cumhur Başkanından hesap sorulmadan, yeni bir seçime gitmek, ülkenin bu zor gününde, birleşme, bir kooalisyon oluşturma, becerisini gösteremeyen hangi parti olursa olsun Tayip erdoğan’nın ben söylemiştim bunlardan bir şey olmaz. Bunlar bu ülkeyi felakete sürüklerler, yönetemezler gibi sözler ile kaybettiği prestijini geri kazandıracaktır. Umarım Ana muhalefet ve muhalefet partileri, çerçevesi önceden çizilmiş bir seçim hükümeti kurma becerisini gösterirler. Bunun dışındaki her durum  AKP si ve Tayip beyin işine yarayacaktır.

Saygılarımla.

Mehmet Tevfik Özkartal.

08ç06.2015

Genel kategorisine gönderildi

İki deli yürek Mehmet Ulay ile Birlikte

Dosttum Mehmet Ulay ve ben; iki delikanlı yürek. Kelimelerin anlayış tomurcuklarından doğdular. Aklın yolunu izlediler ve şefkatle dokundular.  Dinlenmek için yüksek sesle konuşmaya ihtiyacımız yoktu, yaralarımızı saklamak değil, açık etmekti belki bizi güçlü kılan. DSCF4672En sıkıntılı anımızda bile parmklarına sımsıkı taktığın o yüzükler… O iksiri o anın ışığında gördüm. Hayat hayranlığın bulaşıcı inan… Dahası, insana kim olduğunu hatırlatıyor. İki deli yürek 35 yıl geriye doğru sohpetin belini kırmış, bir iki tek parlatıyorduk. Kim ne demiş? şimdi artık biz de biliyoruz… Dün dostumun doğum günüydü. Bu gün beraber olacağız ve aynı yılda ikinci kez doğum gününü bir daha beraber kutlayacağız. Her zaman dışarıda buluştuğum dostum bu sefer beni açık hava ceza evimde, ziyaret etmek zorunda kaldı. Tarih deyip geçmeyin sakın! öyle zamanlar vardır’ki akıl sır ermez. Okumaya devam et

Seçime beş kala Adı Özgürlük

Paket programlar halinde hazırlanan imajlar satılıyor bu ülkede insanlara; Bir kısmı Bir elinde Kuran, diğer elinde haram lokma tutan. Bir kısmı düne kadar, Milliyetçiyim diyerek beş yıl boyunca, AKP ye koltuk değneği olan. Diğer bir kısmı başka tarafta sloganlarıyla, kılık kıyafetleriyle, danslarıyla hatta yiyecekleri 0003ve içecekleriyle. Özgürlük kavramını‘da katarak senaryolarında insanları şucu bucu olmaya zorluyor.

Özgürlüğün tanımı bu kavramdan ne anladığınıza ve bu kavrama ne gibi anlamlar yüklediğinize bağlı olarak değişir. Özgürlük, kimileri için bağımsızlık demekken, kimileri için eşitlik, kimileri için gizlilik, kimileri için ise sorumluluk anlamına gelebiliyor. Avrupada 17. yüzyılda yayınlanan İnsan Hakları Bildirgesi’ne Göre ise özgürlük, kişinin bir başkasına zarar vermeden herşeyi yapabilmesidir. Bu gün ise Hukuk devleti ilkesine bağlı, çağdaş devletlerde kişilerin temel hak ve özgürlükleri, anayasal güvence altındadır.

Nedir sahip olduğumuz temel hak ve özgürlükler? Çağdaş demokrasilerde bireysel özgürlükler, özel bir değer ve önem kazanmıştır; artık bireysel özgürlüklere devletin ve hiç kimsenin karışması söz konusu değildir ve olmamalıdır. “Özgürlük, başkasına ve vatana zararı dokunmayacak her türlü tasarrufta bulunmaktır” Bütün bu haklara bağlı olarak kendi topraklarımızda kendi denizimizden faydalanmak için yabancı bir ülkeden gelen bir turistten daha fazla para ödeyerek tatil yapabiliyorsak, Kendi ülkemiz’de bile yabancı turistler kadar saygı görmüyorsak özgür sayılır mıyız? “Parası olmayan ne yapsın, hangi tatilden bahsediyorsun?” diyenlerinizi duyuyorum.

Evet parası olmayan insanlar daha önemli haklardan da mahrumdurlar. Örneğin sağlık; uygar bir toplumda yaşayan her insanın belli bir süreçten geçmesi gerekirken, biz var olan hastalığımızın tedavisini zar, zor yaptırıyoruz. Kimileri sofralarındaki fazla miktardaki yiyecekleri çöpe atarken kimilerinin yiyeceklerini bu çöplerden topluyor olması kimin suçudur? Ve ya sosyal yardımlaşma fonundan tahsis edilen ve davul zurna ile dağıtı

Erdoğan%Obama

lan yiyecek yardımlarını almak mecburiyetinde bırakılmışsak; ne kadar özgür sayılırız? Örneklerin sayısı daha da can alıcı biçimde arttırılabilir. Onlarca yüzlerce çeşitli başka başka örnekler sunulabilir. Benim gördüğüm, bütün bunlar özgür yaşamın diğer bir yüzü…

Evet yaşamın diğer yüzü sizce nasıl?… Diğer bir tarafta durum gerçekten çok daha vahim. Çünkü çözümü yok! Mikrofonu alıp çıksam, sokak, sokak dolaşsam ve sorsam kendini büyük ihtimalle “özgür” olarak tanımlayacak genç arkadaşlara;… Gece kulüplerinin kapısında içeriye girmek için kuyrukta beklemek nasıl bir duygu? Kapıdaki görevliye kendini beğendirmeye çalışmak, içeri girmek için dil dökmek nasıl bir özgürlük hissi yaratıyor bünyelerinde acaba? Yoksa içeri girenlere mi sormalı özgürlüğü? Herhalde içeride insan kendini daha özgür hisediyordur.  Ayna ayna söyle bana. Okumaya devam et

Bir kayıp daha

Türk müziğinin acı kaybı. Pop müziğinin büyük ustası Kayahan Acar yaşamını yitirdi diye tüm haberlerde görünce inanasım gelmedi. Kazahan_02Türk pop müziğine yüzlerce eser bırakan Söz yazarı, Yorumcu, Bestekar bu büyük ustanın aniden, çok erken aramızdan ayrılışı beni derinden yaraladı. Seksenli yıllara damgasını vuran Kayahan; 1981 de Canım Sıkılıyor canım, 1988 de Benim şarkılarım, 1989 da Benim şarkılarım 2 ile hayatımıza girmişti. Büyük sanatçı‘nın aramızdan ayrılışını farklı yorumlayacağım. Milyonlarca insanın gönlüne girmiş ve orada taht kurmuş güzel insanları, sevgi için yaşayan canları Tanrı erkenden yanına alıyor. Bu acımasız dünyada daha fazla acı çekmesinler daha fazla yıpranmasınlar diye. Bir şekilde koruma altına alıyor gibi geliyor bana. Okumaya devam et

ALMANYA-TÜRKİYE Film festivali

Kış aylarının bitiminde Almanyanın Nürnberg kentinde en önemli kültür festivali olarak kabul, edilen ve açılışı sabırsızlıkla beklenen Türkiye Almanya Filmfestivali 20 inci  kez 13.Mart Cuma akşamı Nürnberg Tafel salonundaFilm Festival_03 star sanatçıların ve geniş bir katılım iştirakı ile başladı. 22 Mart tarihine kadar sürecek olan  Festivalin 20. yılı açılış galasında Hanna Schygulla, Şener Şen Onur Ödüllerini aldılar. Klaus Eder, Cem Yılmaz ve Uğur Yücel açılışa onur konukları olarak katıldılar. Açılış filmi Türkiye‘de sinema’da film izleme olgusuna büyük katkıda bulunan, Türk filmlerini topluma tekrar sevdiren ve baş rolünü Şener Şen’in üstlendiği Eşkiya filmiyle oldu. Okumaya devam et

Genel kategorisine gönderildi

Rakı balık Ayvalık!

Zaman kendisinin efendileri olmak için nihayetinde doğa kanunlarını kullanabilir; Mesela hızlı bir araba bunu biraz daha eğlenceli hale getirebilirdi. Bir gün kendi ülkemdeki doğa katliamında bile bir günah yüklenmeyen, göklerin hükümdarı olarak doğaya hükmetme gücü; Er‘doğa‘nın emrine kontrolü altında girer ve insanlık gitgide daha korkunç bir hâl alırdı. Her şeyi çirkinleştiren zamanın elini tanıdım ve kendi kendime şöyle düşündüm; “Ey ……. aşağının, yukarının bile kabul etmemesi gereken, ülkemin iyiliği için derken,  ülkemi haksızlık ve çirkinlikler yüzünden acınacak hale  düşürdüğünü göremeyen, zulme karşıyım derken zulm eden, gecekondudan saraylara yükselen, sana güvenen, seni seven insanların üzerine basa basa yükselen, sanadır anlarsan eğer. Barış güzel birşey ama büyük Atatürkün dediği gibi önce Yurdun’da varsa. Amaçlar; milli mesele olmadığı gibi insanlarımızı ayrıştıran, Teröre ve teröristle itfikak içinde bulunan ve bunu yaparken kılıfına uyduranlardır. ‘‘sözüm malum meclisten dışarı‘‘ _DSF8367

Daha hala akıl erdiremediğim şu ileri demokrasi dedikleri nasıl bir şey? Kırk yılı aşkın bir zaman biriminde Avrupada yaşayan ben nasıl olurda bunu farkedemedim. Yaslara karşı gelmek avrupada büyük bir suç teşkil eder. Bu sebepten olsa gerek, kolluk kuvvetleri suçlulara karşı müsamaha göstermezler. Gerektiğinde şiddete bile baş vururlar hemde gözlerini kırpmadan. Almanya‘da devletin parasına göz dikenler çalanlar belli anlaşmalar ile cezadan kurtulabilirler. Peki vatandaşın cebine göz dikenler işte onların affı yoktur hapishaneyi boylarlar. Yediden yetmişe yasalar önünde her kes eşittir. İşçi Ahmet, Memur Hans, Millet vekili Müller, ve hatta Başbakan Merkel bile yasalar önünde her hangi bir ayrıcalığa tabi tutulmazlar. Trafikte kim suç işlediyse, kim vergi kaçırdıysa, kim vatandaşı dolandırdıysa, kim ihaleye fesat karıştırdıysa, kim vatandaşın ödediği vergileri çar çur ettiyse, kim rüşvet aldıysa ve inanın memurundan vekkillerine kadar kim hediye almaya cürret ettiyse kurtuluşu yoktur. Hakim karşısına çıkar ve cezasını çeker. E tabi buna da demokrasi denmez. Devletin bürokratları, Kolluk kuvvetleri, Belediye başkanları,Memurları, koskoca Millet vekilleri, Bakanlar, Baş bakan hatta Cumhurun başı nasıl olurda mahkeme önünde hesap verir. Mesela Almanyada Millet vekilleri Berlindeki meclis toplantısına katılabilmek için devletin ücretsiz verdiği ikinci sınıf Tiren biletini kullanırlar. Birinci mevkide seyyahat etmek isteyen cebinden farkını öder. Öyle maaşları falan da yoktur katıldıkları toplantı saatine göre bordroları hesaplanır maaşları tahakkuk eder. İşçi fabrika‘da giriş çıkış için kart basar, Millet vekili Meclis girişinde deftere imza atar.  Öyle devlete ait araba, telefon, özel sağlık hizmeti, sekreter, koruma gibi ayrıcalıkları hiç olmamıştır.  Doğrudur Almanya bir polis devletidir ve polisler suç işleyenlerin korkulu rüyasıdır. Almanyada Savcı suçluyu elinde kesin deliller varsa mahkemeye sevk eder. Polis ellerinde kesin delil olmadan hiç kimsenin evine giremezler arama yapamazlar. Hiç bir savcı elinde kesin delil omayan polise arama emri vermez. Hiç bir hakim kesin delil olmadan her hangi birinin tutuklu yargılanmasına karar vermez ve inanın kiç bir kimse mahkeme kararı olmadan suçlu olarak adlandırılamaz. Mahkeme kararları asıl olandır ve yediden yetmişe herkes bu karara uymak mecburiyetindedir. Mahkeme kararlarını görmezden gelenlerin isterse Cumhurun başı olsun vay hallerine. Kırk yıldan beri böyle diktatörlükle yönetilen bir ülkede yaşamışım. İleri demokrasi lafını duyduğumda nasıl bir şey olduğunu çok merak etmiştim.  Şimdilerde ne demek istediklerini anlayabiliyor ve şu diktatörlükle bire bir örtüşen Almanya’da ileri olmayan demokraside yaşadığıma şükrediyorum. suyunu, doğasını,_DSF8365

denizlerini ormanlarını ve inanın insanlarını özlüyorum ve bu gidişle‘de daha da özlemeye devam edeceğim gibi geliyor. Daha özlu bir ifade ile, üretim; doğayı değiştirir diyenlere asla ve asla inanmıyorum. Yaşadığım ülkede üretim doğayı değiştirmek bir yana güzelleştiriyor diyorum. Ülkemi yöneten siyasiler hele hele bu gibilere daha hala oy verenler onu mahvetmek  zorunda değillerdir. Belkide yeni bir  siyasal sürecin kapıları aralanıyor diye korkuyorlardır. Bu yeni süreçte seçimlere kadar ülkemi yönetenler acınacak bir biçaredir, o kadar. Korkunun ecele faydası yok derken ne de Güzel demişler anlayana tabi. Sakın ola kimse üzerine alınmayasın ha. Yazık hemde çoook yazık. Hakkın verdiği güzelliğin içine etmek. Hiç kurtarmasaydınız yabancıda kalaydı hiç değilse  hakkın verdiğine saygı duyarlardı. Öyle rakı balık Ayvalık demekle yürümez bu kervan. Hey  Ayvalık ve sana yeni bağlanan mahalleliler. Sizlerde hiç mi vicdan, Allah korkusu yok. Bir gün toparlanın’da çevrenize bir bakın utanın. Ben ortaya yazdım alan istediğini alsın. Sende ahı olanların hesabı bir gün bulur seni aşağıdamı yukarıda mı yakalar işte orasını kalbinden geçirmeden dilinden düşürmediğin Cenabı hak bilir. Balık baştan kokarmış bu kafalar düzelmedikçe ne köy olabilirsin ne de kasaba.

Mehmet Tevfik Özkartal..

ŞAH MAT !

Ülkemde bir seçim oyunu daha sergileniyor. Adına’da demolratik seçim diyorlar. Artık ne kadar demokratikse.

Yurt dışından baktığımda Film seyreder gibi izliyorumUnbenannt-4 çekimi yapılan bu Filmi. Senaryosu AKP tarafından yazılmış Baş rolde Recep tayip erdoğan, ve oyuncular Kılıçtaroğlu  bu senaryoyu yazan AKP HDP ve Baş oyuncusu Recep tayip Erdoğan. Yardımcı oyuncu Demirtaş küçük rollerde Kılıçtaroğlu ve Bahçeli.

CHP ve MHP nin yanlış stratejisi; CHP ve ya MHP liler her zamanki refleksleriyle “oyları bölmeyin, oyları bölmeyin, diye ağlamaya başladılar. Ve islam örgütü başkanını tek Çatı Cumhurbaşkanı adayı olarak piyasaya sürdüler. Ne olurdu CHP, MHP kendi adaylarını çıkarsa idi? insanlardaki Cumhurbaşkanı seçimine katılma motivasyonunu öldürmemiş, herkese kendi ideal cumhurbaşkanı adayını destekleme imkanı vermiş olurlardı.  Katılımın artması Tayip Erdoğanın ilk turda seçilmesini zorlaştırır ikinci turda halkın iki aday arasında karar vermesine yol açardı. Artık çok geç. Yapılabilecek tek şey seçimleri boykot etmek.  % 51 ve fazlasının  sandığa gitmeyerek boykot etmesi  durumunda %49 ve ya daha azı ile seçilmiş olan Cumhur Başkanı sorgulanacaktır. SANDIĞA GİTMEMEK EN İYİ ÇÖZÜM.

Yüksek Seçim Kurulu, zaten AKP yazdığı senaryonun gerçekleşebilmesi için Cumhurbaşkanlığı seçiminde oy kullanacak seçmen sayısının, yurtiçinde 53 milyon 354 bin 423, yurtdışında ise 2 milyon 806 bin 114 oldu Kurul Başkanı’nın açıklamasına göre, seçimin ilk turu için bastırılacak oy pusulası sayısı 73 milyon 849 bin 80 adet. Yani seçimin ilk turu için basılacak oy pusulalarının sayısı, seçmen sayısından 17 milyon 688 bin 543 adet fazla!

Neden? Mantıklı bir nedeni var mı bu kadar fazla oy pusulası basmanın? Seçmenlerin kaç sandıkta oy kullanacağı, her sandıkta kaç seçmenin kayıtlı olduğu bir sır değil, biliniyor. AKP seçmeni dışındaki kitle için bakarsak, en basit mantıkla Erdoğan’ın oyunu arttırıp ilk turdan %50’yi geçme ihtimalini yükseltti demektir.

Neden? Mantıklı bir nedeni var mı bu kadar fazla oy pusulası basmanın? Seçmenlerin kaç sandıkta oy kullanacağı, her sandıkta kaç seçmenin kayıtlı olduğu bir sır değil, biliniyor. AKP seçmeni dışındaki kitle için bakarsak, en basit mantıkla Erdoğan’ın oyunu arttırıp ilk turdan %50’yi geçme ihtimalini yükseltti demektir.

Ülkemin vatanını seven, yurtdaşları; Ne Tayip, Ne Ekmeleddin ne de Demirtaş. Üçünü birden boykot ederseniz göreceksiniz ki o yüce makama seçilmiş olan hiç bir aday o makamda rahat oturamıyacaktır.

Dünyanın hiç bir yerinde en az seçmen sayısının %51 nin sandığı boykot ettiği bir seçim demokratik olarak kabul görmez. Hırsızlıkla suçlanan bir adayın aklanmadan o yüce makama aday olması bile Ülkem için büyük bir ayıptır. Ülkenin bölünmesini savunan diğer bir adayın Cuhur Başkanlığına aday olması daha büyük bir utanmazlıktır. Çatı aday formülü ile gündeme oturan muhalefet partilerinin’de ne kadar demokratik olduğu sorgulanmalıdır.

Başkanlık ve ya yarı Başkanlık sistemi ile yönetilen demokratik ülkelerde Cumhur başkanlığı seçimleri iki turlu yapılır ve ilk turda onlarca aday  arasından en çok oyu alan iki kişi ikinci turda seçmenin karşısına çıkartılırlar. Kendi desteklediği adayının ilk turda elenmesi üzerine halk iki adaydan birini seçme şansına sahiptir.

Bu uygulamanın dışındaki bir seçim sistemi sadece ve sadece bir Diktatör seçecektir.  Bu sebeple halkın aklı selim davranarak ihsanoglu-ailesi-fotograf-Sandığı boykot etmesi ve seçimlere katılmaması gerekir diyeceğim demesine‘de korkuyorum. Ülkemin bir daha çıkamayacağı bir karanlığın içine sürüklenmesinden korkuyorum. Şimdiki Başbakanımızın Cumhur başkanlığına seçilememesinin tek yolu sanırım ne kadar istemesek te Ekmeleddin beye destek vermekten geçiyor. Seçimlere katılım en yüksek oranda olmalı söz konusu Vatan’sa gerisi teferruat’tır. Tayip beyin Cumhur başkanlığı yapacağı bir Türkiye uykularımı kaçırıyor. Kendi mezhebinin dışındakileri yok sayan belkide kendi mezhebine bile inanmayan devamlı takkiye yapan bir insanla karşı karşıyayız. Mevcut televizyonların neredeyse tamamı Ramazan özel programları ile sabahlara kadar yayın yapıyorlar. Bu ülkede Yirmi milyon Alevi, 5 Milyon dan fazla Şafii, Caferi, 2 Milyon Hiristian Ortodoks, Süryani, vbg. Vatandaşın yaşadığı unutulmuş. Ülkemizi Sudi Arabistana çevirmek isteyen  bir inasan her gün televizyonlarda atıp tutuyor. Devletin parası ile seçim kampanyası yapıyor.  Tüm karanlık güçleri arkasına almış benden başka birini seçme şansınız yok dercesine atıp tutuyor.

EY ÜLKEMİN GÜZEL İNSANLARI BU OYUNA GELMEYİN. İSTEMESENİZDE SİZİN ANLAYIŞINIZA HİTAP ETMESEDE SADECE TAYİP’TEN KURTULMANIN YOLU OLARAK ÇATI ADAYI’NI  DESTEKLEYİN. SON PİŞMANLIK FAYEA ETMEYECEKTİR. EN AZINDAN BU SEFER  ŞAH MAT DEMELİYİZ.

Mehmet Tevfik Özkartal


Genel kategorisine gönderildi